NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
مَعِينٍ
وَمُحَمَّدُ
بْنُ عِيسَى
الْمَعْنَى
قَالَا حَدَّثَنَا
عَبَّادُ
بْنُ عَبَّادٍ
عَنْ عَاصِمٍ
عَنْ
مُعَاذَةَ
عَنْ عَائِشَةَ
قَالَتْ
كَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَسْتَأْذِنُنَا
إِذَا كَانَ
فِي يَوْمِ
الْمَرْأَةِ
مِنَّا
بَعْدَمَا
نَزَلَتْ
تُرْجِي مَنْ
تَشَاءُ
مِنْهُنَّ
وَتُؤْوِي
إِلَيْكَ مَنْ
تَشَاءُ قَالَتْ
مَعَاذَةُ
فَقُلْتُ
لَهَا مَا
كُنْتِ تَقُولِينَ
لِرَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَتْ
كُنْتُ أَقُولُ
إِنْ كَانَ
ذَلِكَ
إِلَيَّ لَمْ
أُوثِرْ
أَحَدًا
عَلَى
نَفْسِي
Âişe (r.anha)'den;
demiştir ki:
"Onlardan
dilediğini geri bırakır, dilediğini de yanında barındırırsın” [Ahzâb 51] âyeti
kerimesi indikten sonra Rasûlullah (s.a.v.) birimizin nöbet günü gelirse, ondan
izin isterdi."
(Bu hadis'i Hz. Âişe'den
rivayet eden) Muaze dedi ki: Ben Âişe'ye;
Sen Rasûlullah
(s.a.v.)'e ne cevap verirdin? diye sordum da;
Eğer bu iş bana kaldıysa
ben kimseyi kendime tercih edemem diye cevap verirdim dedi.
İzah:
Buharî,
Suretu'l-Ahzâib; Müslim, talak
Müfessirlerden bazıları
hadis'i şerifte zikri geçen ayet-i kerimenin Rasûl-i Ekrem'in zevcelerinden
istediğini boşayıp, istediğini nikahı altında tutmakta serbest olduğunu ifade
ettiğini söylüyorlar. Bazılarına göre ise, bu ayet'i kerime, "Rasûl-i
Ekrem'in kendisiyle evlenmek isteyen kadınların bu isteklerini kabul edip
etmemekte muhayyer olduğunu" bildirmektedir. Bazı müfessirlerin beyânına
göre ise, bu âyet nazil olmadan önce hanımları arasında gecelerini adaletli bir
şekilde paylaştırmak Rasûlullah üzerine vacip idi. Bu ise, Rasûl-i Ekrem'in
gönlünü ve kafasını meşgul etmekte ve son derece çetin olan risâlet görevinin
yükünü ağırlaştırmakta idi. Oysa vahy almak ve onu eksiksiz olarak tebliğ etmek
gibi en çetin ve mesuliyetli bir görev onun gönlünün ve kafasının bu gibi
düşüncelerden tamamen salim olmasını gerektiriyordu.
Bu hikmete bağlı olarak
Cenabı Hak Rasul-i Edibinin üzerinden gecelerini aileleri arasında eşit bir
şekilde paylaştırma görevini kaldırdı. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem Efendimiz
eskisi gibi gecelerini aileleri arasında eşit bir şekilde paylaştırma
mecburiyetinden kurtuldu.
Bununla beraber yine de
kendi fazileti ve ailelerine karşı beslediği sevgi ve saygı gibi duygular
sebebiyle elinden geldiği kadar onların arasında gecelerini eşit olarak
taksime gayret etti ve izinlerini almadan bu sırayı bozmadı. Ancak bu izin
sadece Rasûl-i Ekrem'e ait özel bir izindir. Birden fazla hanımı olan kimseler
gecelerini hanımları arasında eşit olarak paylaştırmakla mükelleftirler.
Nitekim ayeti kerimenin "onların gözlerinin aydınlanıp tasalanmamalarına
ve hepsinin senin verdiklerine razı olmalarına en elverişli olan budur"
anlamına gelen devamı da bu tefsiri teyid etmektedir. Esasen Hz. Peygamberin
hanımları Rasûl-i Ekrem'in ailesi olarak kalmayı dünya zevk ve nimetlerine tercih
etmişlerdi, çünkü hanımları kendisinden süs ve daha iyi bir geçim istemeğe
başlamışlardı. Bunun üzerine "Ey peygamber eşlerine söyle eğer siz dünya
hayatını ve onun süsünü istiyorsanız gelin size mut'a (boşanma bedeli) vereyim
ve sizi güzellikle salayım"[Ahzâb 28] âyet'i kerimesi nazil oldu. Bu
ayet'i kerime nazil olduktan sonra Hz. Peygamberin nikahı altında kalmayı dünya
zevk ve nimetlerine tercih etmekle birlikte taksim haklarımda Rasûl-i Ekrem'in
isteğine bırakmış oldular. Onların Rasûl-i Ekrem'i dünyaya tercih etmelerine
mükafat olmak'üzere Allah'ü teâlâ da şu âyet'i kerimeyi inzal buyurdu
"Bundan sonra artık sana (başka) kadınlarda evlenmek) bunları başka
eşlerle değiştirmek helal değildir."[Ahzâb 52.]
Daha sonra Allah teâlâ
ve tekaddes hazretleri bu ayet-i kerimeyide neshederek Rasûl-i Ekrem'e başka
kadınlarla evlenmeyi mubah kılmışsa da, Hz. Peygamber mevcut ailelerine bir
lütuf olmak üzere başka bir kadınla evlenmemiştir. Ümmü Seleme (r.anha)'nm
beyanına göre bu tahdidi neshedip Rasûlullah (s.a.v.)'e başka kadınlarla
evlenmeyi mubah kılan âyet-i kerime metinde geçen ayet-i kerimedir.
Metinde geçen Hz.
Âişe'nin "Eğer bu iş bana kaldıysa ben kendimi kimseye tercih etmem"
manasına gelen sözlerinin Hz. Âişe'nin şehvani duygularından kaynaklandığını
zannetmek doğru değildir. Hz. Peygamberin hanımlarının geceyi onun yanında
geçirmek hususunda gösterdikleri bu rağbet, Hz. Peygamber'e yakın olup onun
hizmet ve sohbetinde bulunmak ondan istifade etmek, hukuk ve ihtiyaçlarını
karşılamak ve vahyin gelmesi esnasında onun yanında hazır bulunabilmek arzu ve
ümidinden kaynaklanmaktadır. Netice olarak şunu söyleyebiliriz ki mezkûr ayet
ile, özel bir hak olmak üzere Rasûl-i Ekrem'e gecelerini istediği hanımının
yanında geçirme izni verilmiştir.
Fakat birden fazla
hanımla evli olan Ümmet-i Muhammedin gecelerini hanımları arasında eşit olarak
taksim etmeleri üzerlerine farzdır.